Küresel Umut Festivali’nin ilk yıl dönümünde gerçekleşen Büyük Buluşması EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Global Ticaret Hizmetleri Lideri Sercan Bahadır moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Yeşil Mutabakata Nasıl Hazır Olacağız?’paneli ile son buldu.
Panelde konuşan TÜSİAD Çevre ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Başkanı ve Yeşil Mutabakat Görev Gücü Başkanı Fatih Özkadı, Türkiye’de sürdürülebilirlik stratejisini, iş yapış biçimlerine uyumlamak konusunda önemli bir çaba olduğunu söyledi. Özkadı, “COP 26 sonrasında hızla 2050 karbon nötr hedefi ile ilgili gerek ülkelerin gerekse şirketlerin bir değerlendirme içine girdiğini hatta zamanla bunun bir yarış kapsamı içinde olacağını düşünüyorum” dedi ve şöyle devam etti: “Kritik endüstrileri ve istihdamı sağlamanın temel kolaylaştırıcı noktaları olarak bu süreci görmeliyiz. Gümrük Birliği güncellenmesine ihtiyacımız var ve Yeşil Mutabakat’ın gerekliliklerini mutlaka yerine getirmeliyiz.”
DÖNÜŞÜM HIZLANMALI
Yeşil Mutabakat kapsamında atılacak adımlarla karbon emisyonunu sıfıra getirerek bu vergilerden muaf duruma gelmemiz gerektiğini ifade eden Özkadı, şunları söyledi: “EU Emissions Trading System (EU ETS) bir an öce kurularak emisyon karbon ölçüm sistemi devreye alınmalı. Karbon düzenlemesinin ülkemiz sanayine vergi olarak yansımasının önünü kesmeliyiz. ETS sistemi kurulduktan sonra, buradan elde edilen fonun düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve sanayinin ihtiyacı olan Yeşil Dönüşümde kullanılacak şekilde düzenlenmesini bir zaruret görüyorum.” Özkadı, pandemide birçok ülke tedarik zincirindeki aksaklık nedeniyle üretimde zorluk yaşarken Türkiye’nin esnek üretim kabiliyeti sayesinde bu süreci en zararla atlattığını belirterek yerli ve katma değerli üretimin önemini vurguladı.
İNOVASYON İHTİYACI
PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu ise Yeşil Mutabakat’ın dışında kalan ülkeler ve şirketlerin oyunun dışında kalacağını söyledi. Burada tedarik zincirini nasıl çalıştırılacağının önemli olduğunu vurgulayan Eroğlu, Çin’deki bazı kısıtlamaların elektrik kesintilerine yol açtığını ve kömür bazlı üretimin tekrar yapılmak zorunda kalındığını hatırlattı. Lojistik konusunun önemine vurgu yapan Eroğlu şunları aktardı: “Yeşil Mutabakat ve iklim değişikliği ile mücadelede gelecekte kısa mesafeler tercih edilecek ve üretimin yakın noktalarda olması gerekecek. Bu da önemli bir model değişikliği getiriyor. Plastik sektörü olarak bizim araçların hafiflemesi noktasında yeni ürünler, izolasyon, güneş pilleri, rüzgar güllerinin üretilmesi gibi konularda inovatif ürünler geliştirmemiz gerekecek.”
Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Firmaların kredibilitesinde çevreye olan etkileri de önem kazanacak. O nedenle tüm endüstri tedarik zinciriyle birlikte yeniden konumlanmalı.” Atık konusunda plastik sektörünün bu sürecin içinde aktif olarak yer alması gerektiğinin de altını çizen Eroğlu, Türkiye’nin bu ürüne yönelik ham madde ihtiyacından kaynaklandığını ifade etti ve Avrupa’da Türkiye’nin Almanya’dan sonra en büyük ikinci plastik mamul üreticisi olduğunu aktararak her sene ülkemizde 10,5 milyon ton plastik üretildiği bilgisini paylaştı. Bu noktada 2022’de devreye alınacak depozito sisteminin oldukça önemli olduğunu söyledi.
TEHDİT DEĞİL FIRSAT
UN-SDSN Türkiye Direktörü Dr. Tamer Atabarut günümüzde ekonomik kalkınmadan söz ederken çevre ve sosyal boyutların göz ardı edilmediğini söyleyerek sürdürülebilir kalkınmanın giderek daha fazla önem kazandığını ifade etti. “AB, 2050 yılına kadar karbon nötr olurken; istihdamı artıracak, refah sağlayacak ve sürdürülebilirliği ön planda tutacak” diyen Atabarut ekledi; “Bu denkleme sosyal adalet ve kapsayıcılık kavramları dahil edildi. Buradan hareketle yeşil mutabakat yol haritası ortaya çıktı.” Yeşil dönüşümü sağlamak için dijital dönüşümü gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade eden Atabarut şunları söyledi: “Ancak AB’nin Yeşil Dönüşüm şartlarını ihracatta tehdit olduğu kadar fırsat olarak da görmemiz lazım. Bize bir kaldıraç gerekiyor. Bu bir motivasyon olabilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarında yeni bir işgücüne ihtiyacımız var. Öte yandan vergiler yerine AB’nin bu konuda destek olacak fonlarından yararlanmak üzere diplomatik çalışmaları da yapmamız gerek.”