Bu elektrik faturası yabancı yatırımcıyı çarpar, yerli sanayiciye rekabet şansı tanımaz!
Yatırım, üretim ve istihdamla doğrudan bağlantılı olan elektrik fiyatları sanayiciyi de kara kara düşündürüyor. Verimli ve sürdürülebilir bir üretim için öngörülebilen ve rekabet edilebilir maliyet yapısına ihtiyaç duyan üreticiler artan elektrik fiyatlarından dertli. Uluslararası rekabette ellerini zayıflatan bu maliyetlerin hem üretim ve yatırımlarına hem de istihdama ve dolayısıyla ülke ekonomisine negatif yansıyacağından endişeliler.
Uluslararası Enerji Ajansının 2019 raporuna yer alan verilere göre ülkelerin enerji fiyatları kıyaslandığında yapılan yeni artışlarla Türkiye’nin elektrik fiyatlarının yüksek olan ülkeler arasında yer aldığı görülmektedir. Bu veriler ülkelerin zenginliği ile birlikte değerlendirildiğinde tablo daha net ortaya çıkmaktadır. Nitekim daha zengin bir ülkede cebinizdeki nakitle daha az elektrik faturası ödeyip daha çok elektrik kullanabilirsiniz. Yani kişi başı yıllık Gayri Safi Milli Hasıla o ülkedeki elektrik tüketim bedeline bölündüğünde maalesef ülkemiz bir kişinin yıllık geliriyle en az elektrik alabildiği ülke konumuna düşmektedir. Bu tablo sanayicinin elindeki kıt kaynakları, gelişmiş ülkelere göre az olan sermayesini elektriğe yatırması gerektiği gerçeği net olarak ortaya koymaktadır.
Türkiye’deki sanayi kuruluşları elektriğin birim fiyatını Amerika, Norveç, Hollanda, Kanada, Kore, Danimarka, Yunanistan, Estonya, Kore, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovenya, Meksika, Kanada, Lüksemburg, Finlandiya, İsveç, Litvanya’dan daha pahalıya alıyor. Elektriğin Türkiye’den daha pahalı olduğu ülkeler ise İtalya, Japonya, Almanya, İngiltere, İsviçre ve Fransa.
Diğer yandan Türkiye’den yatırımcı çekmeye çalışan ve ülkemizdeki sanayi tesislerinin kayma riskinin bulunduğu doğu Avrupa ülkeleri gibi ülkeler elektrik fiyatlarındaki avantajla yatırımcıları cezbediyor.
Elektrik ve insan zekasının Endüstri 4.0’ın ana hammaddesi olduğu göz önüne alındığında elektrik fiyatlarındaki artışların otomasyon yatırımlarını rantabl olmaktan çıkardığı aşikardır. Yüksek elektrik fiyatları, üreticilerin sofistike ürünler yerine düşük katma değerli emek yoğun ürünlere yönelmesine ve bu durum da rekabette dezavantajlı konuma gelmesine neden olur.
ELEKTRİK, İŞLETME SERMAYELERİNE BÜYÜK YÜK
İçinden geçilen bu zor zamanlarda firmalar bir yandan yetersiz işletme sermayeleri ve bankalardan krediye ulaşma güçlüğü yaşarken diğer yandan da ödemek zorunda kaldıkları yüksek faiz oranlarının baskısını taşıyor. Ürettikleri malları ancak 6 aya varan uzun vadelerle satabiliyor; bununla beraber elektrik bedellerini aylık olarak ödüyor ve zaten sınırlı olan işletme sermayelerini daha da zora sokuyorlar.
SANAYİ ELEKTRİĞİ KONUT ELEKTRİĞİNDEN DAHA PAHALI
Türkiye’de elektrik tarifesinin belirlenmesinde konutlara verilen bedelin düşük tutulduğu, bununla beraber maliyet artışların belli bir ölçeğin üzerinde tüketim yapanlara yüklendiği bir politika mevcut. Oysa örneğin Amerika’da sanayi elektriği 69,3 Dolar/MWsaat iken konut elektriği ise 128,9 Dolar/MWsaat. Türkiye’de kullanılan sanayi elektriği bedeli Amerika’daki bir sanayi tesisinden %51 daha pahalı. Amerika’da kişi başı gayrisafi milli hasıla 62.517 dolar iken Türkiye’de ise 8715 Dolar. Yani bu hesapla ortalama bir kişi ABD’de 901 MWsaat elektrik alabilirken, biz 83 MWsaat elektrik satın alabiliyoruz.
Amerika’nın elektrik fiyatlarını belirleme stratejisinde sanayi elektriğinin ve istihdamın gözetildiğini görebiliyoruz. Sanayicinin elektriği daha uygun fiyatla ulaştığında bu durum üretim ve ihracata olumlu yansıyacak ve ithalatın da azalmasını sağlayacaktır. Daha fazla istihdam, daha çok kazanç, daha çok harcama ile birlikte ekonominin çarkları da hızlanacaktır. Aksi durumda ise ülkemiz enerji maliyetlerinin üretime pozitif yansıdığı ülkelerden ithalat yapmak durumunda kalır, ihracat azalır, birçok sanayi tesisi kapanır, işsizlik rakamları artar ve bu da ekonomik olarak ciddi bir çıkmaza girmemize yol açar.
YATIRIM TERCİHLERİNDE TÜRKİYE DEZAVANTAJLI
Enerjinin yoğun kullanıldığı sektörlerde yatırım planları yapılırken sanayi enerji fiyatları göz önüne alınır. Türkiye ise enerji maliyetleri ile cazibesini giderek yitirmektedir. Verili durumda bir yandan istihdam yaratacak yabancı yatırımcılar için olumsuz bir tablo oluşmakta, diğer yandan yurtiçindeki üreticilerin bir kısmı da daha uygun üretim maliyeti olan ülkelere kaymaktadır. Milli sermaye ve beyin göçü yaşanmasına yol açan bu durum istihdamın da düşmesine yol açmaktadır.
ELEKTRİKTEKİ HER %1 DÜŞÜŞ %0,3 EKSTRA İSTİHDAM DEMEK
Belçika’da 2018 yılında Leuven Üniversitesinin yaptığı “Elektrik Fiyatlarının İmalat Sanayine Etkileri “ raporunda, elektrik fiyatları ile yatırımlar ve istihdam arasında bir ekonomik model oluşturulmuştur. Bu modele göre elektrik fiyatlarındaki %1’lik bir düşüş (diğer tüm koşullar aynı kalmak şartıyla) 0.30% ekstra istihdam yaratırken 0.55% ekstra imalat yatırımına sebep olmaktadır. Sanayide 5,4 milyon kişi istihdam edildiği düşünülürse döviz bazında %10’luk bir artış %3’luk bir istihdam kaybı ve %5,5’luk bir yatırım kaybı anlamına gelmektedir.
Sanayi elektriği alınırken ülkeler arası enerji fiyatlarının takibi, kişi başı GSMH ile elektrik fiyatları korelasyonu hesaba katılmalıdır. Özellikle enerjiyi yoğun kullanan demir, çelik ve kimya gibi sanayilerle ilgili bu tür kararların etki ve rekabet analizleri yapılmadan dramatik artışlara gidilmemesi gerekmektedir. Çok düşük marjlarla çalışan sanayi kuruluşları enerji fiyatlarındaki bu tür büyük artışlardan olumsuz etkilenmekte ve özellikle yurtiçinde enerji yoğun kullanmayan sektörlerin alternatif ürünlerine göre pahalı duruma düşüp pazar kaybetmektedir.
YENİ FİYAT ZIPLAMALARI ÜRETİMİ FELÇ EDER!
PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu kaynakların üretim maliyetlerinin düşürülmesine ayırılmasının ve en temel üretim maliyetlerinden olan enerji maliyetinin adeta zıplamasının önüne geçilmesi gerektiğinin sanayici için artık hayati önem taşıdığını belirtti. Eroğlu “Ocak ayında EPDK’nın açıklayacağı yeni fiyatların bu kadar zor şartlardaki sanayiye yeni bir yük daha getirilmemesi gerektiğinin de altını çizdi.”
Yeni gelen zamlarla ilgili Basın bültenimiz ve medya yansımaları için tıklayınız.
Saygılarımla,
Ertan GÜNEŞ
Genel Sekreter