Türkiye Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi, TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayhan Zeytinoğlu ve Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu başkanlığında, TOBB Türkiye Ambalaj Sanayi Başkanı Mustafa Tacir’in katılımıyla sektörün güncel sorunlarını görüşmek üzere TOBB İstanbul Hizmet Binası’nda toplanmıştır.
1. Sektörler itibariyle güncel verilerin sunulması ve değerlendirilmesi
2018 yılının verileri ve güncel durum toplantıda detaylarıyla paylaşılmıştır. Plastik sektörünün 2018 yılında ekonomiye 34,3 milyar dolarlık üretim değeri, 250 bin kişi istihdam, ekonomiye 13,7 milyar dolarlık katma değer ve 13 milyar dolar dolaylı ihracat sağladığı açıklanmıştır. Sektör üretiminin gayrisafi milli hasılanın içindeki yüzde 4,4 pay ile 10’uncu büyük ihracatçı sektör konumunda olduğu ve kimya sektörü ihracatı içinde yüzde 34 payla birinci sırada yer aldığı bilgisi verilmiştir. Kapasite kullanım oranının 2019 yılında 2018 yılına kıyasla ilk üç ayda 5,6, üretimin eş dönem kıyaslamasına göre miktar bazında yüzde 36, değer bazında da yüzde 40 gerilediği anlatılmıştır. İthalatın eş dönemde miktar bazında yüzde 24 ve değer bazında yüzde 18 gerilediği, yılsonunda 2018’e göre miktar bazında yüzde 11, değer bazında yüzde 14 gerilemesinin beklendiği ifade edilmiştir. Eş dönem kıyaslamasına göre sadece ihracatta olumlu bir gelişme olduğu, miktar bazında yüzde 10 artış ve değer bazında da yüzde 2 artış sağlandığı söylenmiştir. Ancak döviz kuru hesaba katıldığında yüzde iki düzeyindeki artışın yeterli olmadığı yorumu yapılmıştır. Hammaddede dış ticaret açığının büyüdüğü eklenmiştir. 2018 yılında İSO ilk 500’e giren firmalarının borçlanma oranlarının yükseldiğinin göze çarptığı, borçların öz sermayeye oranlarında çok büyük bir artışın bulunduğu, kısa vadeli borç oranının imalat sanayi ortalamasının 7.5 puan üzerinde ve öz sermaye verimliliğinin genel imalat sektörü ortalamasının altında gerçekleştiği bildirilmiştir. Ezcümle 2018 yılında sektörün karlılığının gerilediği değerlendirmesi yapılmıştır. Burada sektörün en önemli problemlerinden bir tanesinin ihracatta yaratılan katma değerin yetersizliği olduğu dile getirilmiştir. 2018 yılı verilerine göre Türkiye’de bir kilogram plastik mamulde 1.4 dolar katma değer sağlandığı, bu tutarın Çin’de 2.1 ve Almanya’da 4.3 dolar seviyesinde olduğu betimlenmiştir. İhracatta yaratılan katma değerin ihracat fiyatından ortalama ithalat fiyatının çıkartılmasıyla elde edildiği, yani ham madde üzerine yaratılan katma değeri ifade ettiği açıklanmıştır.
2. Yeni Güney Kore’den STA çerçevesinde yapılan ithalatlara menşe uygulamaları sebebiyle gelen cezalar ve ek vergi tahakkuklarının kapsamı ve öneriler
“Türkiye-Güney Kore STA Çerçevesindeki Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik” kapsamında ve Anlaşmanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları doğrultusunda firmalar tarafından Güney Kore menşeli ve Anlaşma kapsamında yer alan ürünlerin ithalinde indirimli veya sıfır vergi oranları uygulaması yürütüldüğü bilgisi verilmiştir. Plastik, kauçuk ve kompozit sektörlerinin hammadde alımlarının da bu kapsamda yer aldığı belirtilmiştir. Ancak son dönemde ithalatçı firmalar adına gümrük vergi farkı ve para cezası uygulaması yapılmaya başlandığı anlatılmıştır. Düzenlemeye göre Güney Koreli ihracatçının malın Güney Kore menşeli olduğunu belirtir beyanını belge üzerine yazması gerektiği, ancak belge üzerine yazılan beyanda alıcı olarak belirtilen firmanın, Türkiye’ye malı ithal eden firma ile aynı olmaması durumunda geriye dönük ceza uygulamasına gidildiği söylenmiştir. Burada, eşyanın menşeini tevsik eden belgenin taraf ülke yerine ticaret yapılan farklı bir ülke tarafından düzenlenmesi sebebiyle usulden kaynaklı bir hata görülmüştür. Ancak bu durumda da eşyanın Güney Kore menşeili olarak değerlendirilmesi yorumu paylaşılmıştır. Aynı Yönetmeliğin “Üçüncü Ülkelerde Düzenlenmiş Faturalar” başlıklı 31’inci maddesinde de satış faturasının üçüncü ülkede yerleşik firma tarafından düzenlendiği durumlarda da, eşyanın bu Yönetmelik hükümlerini yerine getirmesi koşuluyla menşe beyanlarının kabul edileceğine dair hükmün yer aldığı bilgisi verilmiştir.
İthalat Genel Müdürlüğü’ne iletilen işbu konunun Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne de iletildiği ve konunun bakanlık uzmanları tarafından ele alındığı betimlenmiştir. Konu hakkında Gümrükler Genel Müdürlüğü’nden katılan uzman bilgilendirme yapmıştır. Serbest dolaşıma girişte mevcut olmayıp ilgili mevzuatında belirlenen süreler içinde sonradan düzenlenmiş bir menşei beyanının ibrazı halinde söz konusu belgenin kabul edilmesine yönelik bir tasarı bulunduğundan ancak henüz imzalanmadığından bahsetmiştir. Geçmişe yönelik ithalatlarda ceza ödenmemişse ve uzlaşmaya gidilmişse de konunun Genel Müdürlüğe aksettirilebileceği ve sürecin konuşulabileceği ifade edilmiştir. Düzenlemenin nihai hale gelmesi ve makam tarafından imzalanması durumunda dağıtımlı yazı olarak iletileceği dile getirilmiştir. Meclis olarak Gümrükler Genel Müdürü’nün ziyaret edilmesi planlanmış ve konuya dair meclis görüşünün iletilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmiştir.
3. İran’dan kaçak ve resmi yollarla iç piyasaya girdiği belirtilen poşetlerle ilgili firmalarımızın koruma taleplerinin değerlendirilmesi
Konuyla ilgili ilk olarak resmi veriler aktarılmıştır. 2017 ve 2018 yılında Türkiye’nin poşet ithalatında İran’ın 20. Ülke olarak yer aldığı belirtilmiştir. İran’dan 2017’de 138 milyon dolar ve 2018’de 200 milyon dolarlık ithalat yapıldığı ve 2018 yılında yüzde 45 artış gösterdiği ilave edilmiştir. Ton bazında ise İran’ın üçüncü ülke olduğu vurgulanmıştır. 2017 yılında 469 bin ton olduğu ve 2018’de yüzde 81 artışla 845 tona yükseldiği söylenmiştir. İthal fiyatlarına bakıldığında İran’ın fiyatı azalan ülkeler kategorisinde yer aldığı, 2017 yılında 0,3 dolar ve kilogramken, 2018 yılında 0,2 dolar ve kilograma düştüğü bilgisi verilmiştir. Poşet üreticilerinin son düzenleme çerçevesinde mali sıkıntılar yaşadığı ve bu durumun da sektörü iyice daralttığı iletilmiştir. En çok poşet ithal edilen 20. Ülke konumundaki İran’ın kilo bazında ithalatta 3. Sırada bulunmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunulmuştur. Beyan edilen fiyatın eksik olduğu yorumu paylaşılmıştır. Özellikle ambalaj sektöründe, fleksibl ürününde de benzer sorunun yaşandığına değinilmiştir. Hammadde fiyatına yakın fiyatlar verildiği, 1 doların 4,5 tümen olduğu ve konunun vergiyle çözülmesinin de pek mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Tarife saptırması yapılmış olabileceği üzerinde durulmuştur.
Özellikle Doğubayazıt Kapısı’nda konunun önemle takip edilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmiştir. Üretilip Türkiye’ye giren poşetlerin %25 vergisinin ödenmesi gerektiği ancak gelen ürünün rulo halinde geldiği ve yarı mamul olduğu için de bahse konu vergisinin olmadığı bilgisi verilmiştir. Ayrıca rulo halinde gelen ürünün kesilip paketlenmesinin de kolay bir işlem olduğu belirtilmiştir. Gelen ürünün ithalat belgesinde oynandığı ve hurda imal eden geri dönüşüm firması ile lisanslı kişilerin hurda olarak ürünü ülkeye soktuğu anlatılmıştır. Liste olarak gümrüklerle şikâyetlerin paylaşılması kararlaştırılmıştır. Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından somut bilgilerin paylaşılmasının önemli olduğu belirtilmiştir. İran’dan gelen malların fiili ve transfer fiyatları arasında farklılık olabileceği, ABD yaptırımları nedeniyle uygulamanın kapsamlı değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Sayın Zeytinoğlu İran sınır kapısının önemli olduğunun altını çizmiştir. Bütün önerilerin bakanlıkla birlikte çalışarak çözüleceği ifade edilmiştir.
Konuyla ilgili kaçakçılıkla mücadele edilmesi talebi iletilmiştir. Yerli üretimin desteklenmesi ve mevcut yerli üreticilerin kredi borçlarının sanayi destek paketi kapsamında
yapılandırılmasının önemli olduğu dile getirilmiştir. Konunun plastik sektörüyle kalmayacağı ve nihai ürünlerde de benzer sorunlara yola açabileceği fikri paylaşılmış ve köklü bir çözümün önemli olduğundan bahsedilmiştir. Gümrük tarifelerinin yazıyla bakanlığa iletilmesi planlanmıştır. Ayrıca İthalat Genel Müdürlüğü’ne poşet üreticileri sektörünün korunması talebinin iletildiği ve TOBB kanalıyla da konunun iletilmesinde fayda olacağı değerlendirilmiştir.
Sanayi dönüşüm paketiyle ilgili Eximbank’ın yapılandırmayı kabul ettiği ancak sektörün genelde iç piyasaya üretim yapması sebebiyle yekünde sektörü çok fazla destekleyemediği ifade edilmiştir.
4. Kargoyla gelen numunelere aylık sınırlama ve bedelsiz muafiyetinin kaldırılması hakkındaki düzenlemeyle ilgili sektör talepleri
30 Mayıs 2019 tarihi itibariyle; posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla yurtdışından gelen ve bedeli gönderi başına toplam 22 Euro’yu geçmeyen eşyalardan da gümrük vergisi tahsil edileceği hususunun karara bağlandığı bilgisi verilmiştir. Akabinde 14 Temmuz tarihinde yürürlüğe giren uygulama ile bireylerin ve tüzel kişiliklerin bir ayda yurt dışından sipariş edebileceği ürün sayısı beş ile sınırlandırıldığı ifade edilmiştir.
Dış ticaret yapan firmaların karşılıklı numuneler göndermesi hasebiyle ilgili kararın tüzel kişiler için ihracatı olumsuz etkileyebileceği değerlendirilmiştir. Özellikle Ar-Ge çalışmaları yürüten firmaların numuneler ile teknik çalışmalarını ivmelendirdiği aksettirilmiştir. İlgili düzenlemenin ek maliyet ve sınır getirmesinin yanı sıra gelen numunelerin de gümrükten çekilmesi sırasında süre kaybının yaşanacağı dile getirilmiştir.
İlgili düzenlemenin yeniden revize edilmesine yönelik görüşün TOBB aracılığıyla iletildiği, görüşün Bakanlık tarafından olumlu değerlendirildiği ve sürecin kısa bir zaman içerisinde sonlanacağı belirtilmiştir. Kısıtlamanın tüzel kişiler için kalkmasının, gümrük süreçlerinin kısalmasının, Ar&Ge Merkezleri için gelen numunelerinde tamamen bir muafiyet uygulanmasının ve sanayicilere ait numunelerin belirli risk analizleriyle gümrüklenmeden hızla tesliminin faydalı olacağı paylaşılmış ve bu doğrultuda bir görüşün yeniden TOBB aracılığıyla iletilmesine karar verilmiştir.
5. Yurtdışından ithal edilen atıklarla ilgili yasal mevzuatta son durum
Yurt dışından ithal edilen atıklarla ilgili konunun çöp ithalatı şeklinde bir algısının olduğu paylaşılarak arka planı hakkında detaylı açıklamalarda bulunulmuştur. Sektörün geri dönüşümün önemli bir kısmını kapsadığı belirtilmiştir. Yurtdışındaki düzenlemeler çerçevesinde üretimde daha fazla geri dönüştürülmüş ürün kullanımının teşvik edildiği ve döngüsel ekonomideki geri dönüşüm oranlarının artırılmasının hedeflendiği üzerinde durulmuştur.
Avrupa’da özellikle geri döşümü içinde daha fazla içeren ürüne talebin hızla artması sonucu istenilen özellikteki geri dönüşüm malzemesine ihtiyaç doğduğu anlatılmıştır. Ancak Türkiye’de kaynağında ayrı toplanmış belli evsafta yeterli geri dönüşümlü malzeme bulunmadığı iletilmiştir. Geri dönüşümün desteklenmesi ve bu kaynağın arttırılmasının önemli olduğu dile getirilmiştir. Büyük üretici firmaların geri dönüşümü yüksek malzemeden ürettikleri ürünlerini Türkiye’de üretemedikleri ve üretim hattını yurt dışına kaydırdıkları söyleminde bulunulmuştur.
Bunun yanı sıra belirli bir para karşılığında çöpün ihracatının yapılabildiği ve bu durumun kabul edilebilir olmadığı belirtilmiştir. Sanayide kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan yüksek kalitedeki atıkların ayırt edilmesi gerektiğinin altı çizilerek denetimsiz ve para karşılığı ülkeye giren atıkların önüne geçilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Ülke içerisinde de atık toplama tesislerinin bulunduğu ve yurt dışından atık ithalatı olduğu sürece toplama-ayırma tesislerinin yurt içindeki geri dönüşüm fiyatlarının düştüğü ve ekonomik olarak bu kapsamda ayrı ekonomik bir yönünün olduğu da betimlenmiştir. Mevzuat anlamında bir problem olmadığı, Çevre Kanunu kapsamında çıkartılan çevrenin korunması yönünden kontrol altında tutulan atıkların ithalat denetimi tebliği kapsamında belli atık türlerine sınır gümrüklerinde yapılan fiziki ve vergi kontrolleri anlamında denetimler yapılarak ithalatına izin verildiği anlatılmıştır. Sınır gümrüklerinde il müdürlükleri tarafından yapılan denetimlerin artırılarak ithalatına izin verilmesinin hedeflendiği ve bu doğrultuda Ticaret Bakanlığı’nın her yıl tebliğde güncelleme yaparak Ocak ayı itibariyle yürürlüğe soktuğu tekrarlanmıştır. Ticaret Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na görüşlerin iletilebileceği söylenmiştir.
2018 yılı sonunda Çin’in de çöp veya geri dönüşüm malzeme ithalatını kestiği ve kalitesiz, çöp niteliğindeki atıkların ihracıyla ilgili endişelerin arttığı bildirilmiştir.
Geri dönüştürülmüş malzemelerin bölgesel ya da belirli merkezlerde kontrolünün arttırılmasının çok olumlu bir gelişme olduğu belirtilerek kontroller için kimyasal veya mikrobiyolojik kontrol laboratuvarlarının faaliyette olmasının önemli olduğu değerlendirilmiştir.
Avrupa’daki ya da yurt dışındaki otomotiv lastiği üreticilerinin belli standartları tutturamadıkları, kauçuk hamurunun karışımının ve sektörün diğer hammaddelerinin Türkiye’ye ithalatındaki teknik özelliğiyle ilgili belli çalışmaların yapılabileceği ve sektör olarak bu çalışmaların içerisinde yer alınabileceği iletilmiştir. Her şeyden önce bir planlama yapılması gerektiği, Türkiye’de üretimi az olan veya ihtiyaç hâsıl olan ürünlerin geri dönüşümünün sağlanmasının daha doğru olacağı paylaşılmıştır. Teknik bir ekip kurularak ithal edilecek geri dönüşmüş malzemelerin yine burada tanımlanabileceği, gümrük tarife istatistik pozisyonlarını orijinlerine göre ayarlama yapılırsa faydalı olacağı ifade edilmiştir. Ayrıca bir kayıt sistemi getirilebileceği, Türkiye’ye ihraç edenlerin kayıt altına alınabileceği önerisi sunulmuştur. Bu kayıt sistemi üzerinden çöp gönderenlerin de belirlenerek devre dışı bırakılabileceği açıklanmıştır. Geri dönüştürülmüş malzeme dışarıdan ithal edildiği zaman gümrük kapısında gerekli tetkiki yapacak laboratuvarın rapor ve onay sürecini oldukça kısaltacağına da değinilmiştir.
Dünya petrol üretiminin yalnızca yüzde 5’inin plastikten oluştuğu belirtilerek plastiğin üzerindeki olumsuz algının sektörü derinden yaraladığı üzerinde durulmuştur.
6. Lojistik sektöründe Ordino/”Yük Teslim Belgesi” ile ilgili güncel gelişmeler
Firmaların ithalat süreçlerinde mallarını gümrükten çekebilmek için ordino bedeli ödemesi uygulamasıyla ilgili meclis bünyesinde çalışmalar yapıldığı ve 23.11.2017 tarihi itibariyle Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün tüm gümrüklere konuyla ilgili bir yazı yazdığı, akabinde ordino bedelinin 150 TL olarak sınırlandırıldığı bildirilmiştir.
Güncel gelişmelerle ilgili aktarımlarda bulunulmuş ve hukuki sürecin devam ettiği belirtilmiştir. Kesinleşmiş mahkeme kararının Bakanlığa tebliğ edilmesi durumunda gerekli duyuruların ve gereğinin yapılacağı bilgisi verilmiştir.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2018 tarihli düzenlemesi olan deniz limanlarındaki azami ücret tarifesinin yürütülmesinin durdurulduğu, buna ilişkin ilgili bakanlıklara, STK’lara yazı yazıldığı ve tavan ücreti düzenlemesinin 2019’da 180 TL olmasına yönelik düzenlemenin haberinin de kaldırıldığı söylenmiştir.
Son olarak yılda Türkiye’de 7 milyon 200 bin konteynerin işlem gördüğü, limanda ortalama 500 dolarlık maliyetlerin yekünde 2-3 milyar dolara tekabül ettiği konuşulmuştur. Ayrıca 2017 yılında ordinonun 150 TL olarak belirlendiği dönemde tutarın 40 dolara tekabül ettiği ve değişen döviz kuru neticesinde dolar tutarının değişmediği ve 150 TL’nin üzerinde maliyetlere neden olduğu üzerinde durulmuştur. Gümrüklerde maliyet kadar işlem sürelerinin de önemli olduğu paylaşılmıştır.
Transit ticaret için Türkiye’nin önemli bir lokasyon olduğu ve işlemlerin kolaylaşıp maliyetlerin düşmesiyle bu alanda potansiyel taşıdığı ifade edilmiştir.
7. Yurtiçinde yapılacak sektör kongre ve fuarlarının tanıtımı
Sektörün önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği fuar, kongre ve konferansların takvimi paylaşılarak sektör olarak etkinliklerde birlikte yer almanın önemli bir sinerji olduğu tekrar edilmiştir.