Plastik sektörü konteyner krizini fırsata çevirdi

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, 2022 yılında plastik mamulleri ihracatının 7,7 milyar dolara çıkmasının hedeflendiğini söyledi

YAĞMUR ÖNGÜN – Ticaret Gazetesi

Plastik sektörünün neredeyse tüm alanlara mamul ve yarı mamul temin etmesi pandemi sürecinde de büyümesini sağladı. COVID-19 sonrası ortaya çıkan taşımacılık ve konteyner krizinin Türkiyeplastik sektörü için fırsat olduğunu söyleyen Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, "Boş konteyner döngüsünün sağlanamaması önemli bir sorun olarak yansıdı. Bu sorun Türkiye plastik sektör ihracatçısına bir fırsat oldu. Tedarik zincirlerindeki aksamalar Avrupa ülkelerindeki alıcıları Uzak Doğu’dan farklı, hızlı ve güvenilir kaynaklar aramaya yöneltti. Türkiye de bu aşamada gerek ihracat ürünlerinin bilinen kalitesi ve gerekse küresel ticaretin yoğunlaştığı pazarlara olan makul mesafesi nedeniyle öne çıktı. Diğer taraftan, özellikle Avrupa ülkelerine konteynerden bağımsız taşıma yapılabilmesine olanak veren coğrafi konumu da Türk ihracatçılarına alternatif bir tedarikçi özelliğini kazandırdı" dedi.

Plastik ihracatında yüzde 25'lik artış

Plastik mamul ihracatının 2021 yılında, 2020 yılına göre yüzde 25,5 oranında artarak 6,9 milyar dolar olduğunu belirten Eroğlu, "Ekonomideki olumsuzlukların ve ileriye dönük belirsizliklerin, 2022 yılı için tahmin yapmayı güçleştirdi. Ancak sağlanan artış dikkate alındığında 2022 yılında plastik mamulleri ihracatının 7,7 milyar dolara çıkması hedefleniyor" dedi. Eroğlu, lastik sektörünün 2022 yılında yaklaşık yüzde 3-4 oranında bir büyüme sağlayabileceğini öngördüğünü aktararak, "2022 yılında pandeminin olmadığı 2019 yılına kıyasla üretimin miktar bazında yüzde 18 değer bazında da yüzde 30 artacağı düşünülüyor. 2022 yılında 2019 yılına kıyasla ihracatın miktar bazında yüzde 47 değer bazında da yüzde 58 artacağı tahmin ediliyor" diye konuştu.  

"TL'nin değer kaybı ihracatı artırdı"

İhracattaki artışın bir diğer nedeninin TL'nin değer kaybetmesi olduğunu dile getiren Eroğlu, "Ucuzlattığı işçilik ve yerel girdilerin yarattığı maliyet cazibesi ihracatı artırdı. Diğer taraftan yerli üreticilerin iç piyasada yaşanan sıkıntılar nedeniyle ihracata yönelme iştahları da ihracatın artmasına yol açtı. Böylelikle 2021 yılının 10 ayında üretim artışlarının başlıca nedeni ihracatta sağlanan artış ivmesi oldu. Plastik toplam ihracatının toplam kimya sektör ihracatı içindeki payı 2020 yılında yüzde 34 iken 2021 yılının 10 ayında yüzde 36’ya yükseldi. Böylece toplam kimya sektör ihracatında birinci sırasını korudu" diye konuştu.

nemli olan katma değeri yüksek ham madde üretimi"

Sektörün en önemli sorunlarından birinin ihracatta yeterli katma değer sağlayamaması olduğunu belirten Eroğlu, "2021 yılında sektörün ortalama ihracat fiyatı ve kilogram başına sağlanan katma değeri Çin’in gerisinde gerçekleşti. Sektörün kaliteden ödün vermeden küresel pazarlarda rekabetçi üretim ve ihracat olanaklarını arttırması için Avrupa standartlarında ve çevreye uyumlu üretim yapması kaçınılmaz. Önemli olan Türkiye’de katma değeri yüksek hammaddeleri üretmektir. Sektörün yurtiçinden ihtiyacını karşılayamadığı polipropilen ve polietilen gibi harç-ı alem hammaddeleri ithal ederken ödediği vergiler rekabeti olumsuz etkiliyor. Bu olumsuzlukları ortadan kaldırdığımızda plastik sektörünün Türkiye ekonomisine sağladığı katma değeri daha da artıracağı biliniyor" dedi.

"Üretim maliyetlerini azaltacak teşvikler uygulanmalı"

Sektöründiğer önemli bir sorunu da ithalata vergiler konularak ham madde temin olanaklarından mahrum edilmesi olduğunu söyleyen Eroğlu, "Bu durum, yerli ham madde üreticisinin korunması adına sektörün küresel piyasalarda rekabetçi ihracat olanaklarını azaltıyor. Yerli üretici, hammadde ithalatına vergiler konulması yerine, üretim ve yatırım maliyetlerini azaltacak teşvikler uygulanarak korunmalı. Plastik hammadde üretimi ihtiyacı karşılamıyorsa, ithalatın önündeki engeller kaldırılmalı.

Hammadde fiyatlarındaki artış sanayicilerin öncelikli gündem maddesi olmaya devam ediyor. Dünya çapında, çeşitli nedenlerle üretimin azalmasından sonra, 2020 yılında plastik hammaddelerde yüzde yüzden fazla astronomik fiyat artışı oldu. İçtiğimiz su şişesinde, kullandığımız diş fırçasında, su borusunda, buzdolabında, arabada, gıda ambalajında, cep telefonunda, kıyafetlerimizin dokunduğu iplikte, kısacası tepeden tırnağa her üründe kullanılan plastik hammadde fiyatlarındaki artış enflasyonu tetikleyecek ana aktör olma yolunda ilerliyor. Üretimde kullandığı hammaddeyi yüksek fiyatlara satın alması gereken sanayici, müşterileri ile zor süreçler yaşıyor ve artan fiyatlar nedeniyle sermayesini hızla eritiyor" ifadesine yer verdi.

"Sanayici geleceği öngöremiyor"

Döviz kurlarındaki dalgalanmaların sanayi üretimini olumsuz etkilemeye devam ettiğini dile getiren Eroğlu, "Girdilerin büyük ölçüde döviz kurları ile fiyatlandığı ülkemizde bu sorun fiyat yokluğuna doğru gidiyor. Sanayicinin ihtiyaç duyduğu hammaddeden lojistik ve finansmana kadar, üretim süreci için gerekli olan tedarik zincirlerindeki belirsizlikler ve ham madde maliyetlerindeki yükselişler, üretimin üzerindeki baskıları artırıyor. Sanayici maliyet hesabı yapamamakta ve geleceği öngörememekte. Bu durum, yakın dönemde bazı ürünlerin üretiminde ciddi sıkıntılara yol açabiliyor. Kurlardaki ucu açık yüksek tansiyon, nereye kadar gideceğini bilinmediğinden bir belirsizlik ortamı oluştururken, bu ortamın yarattığı finansal riskler adeta bir kısır döngü haline gelmiş bulunuyor" diye konuştu.

"Öngörülebilir fiyatlama ortamı sağlanmalı"

 Öngörülebilir bir fiyatlama ortamının sağlanması ve risk priminin makul seviyelere indirilmesi gerektiğini söyleyen Eroğlu, "Pandemi sonrası Türkiye lehine ilave bir tedarik talebi geldiği, ihracat hızla arttığı ve sanayiciler yeni kapasite yatırımlarına hazırlandığı ortamda, öngörülebilirlik konusunda bu sıkıntılı bir dönemle karşı karşıya kaldı. Son günlerde Türk Eximbank’ın, Merkez Bankası kaynaklı fon akışlarında oluşan ani kısıtlamalar da ihracatçıların kredi kalitesini olumsuz etkiledi. Firmaların beklenti oluşturmakta bir hayli zorlandığı bu ortamda iş yapabilme ve risk yönetebilme yetkinliği de azalmakta" sözlerine yer verdi. 

"İthal ham madde vergileri askıya alınmalı"

Geçici olarak ithal hammaddelerden vergi alınmamasının fiyatlarda kısmi bir rahatlama getireceğini belirten Eroğlu, "Öncelikle yerli petrokimya şirketi zaten kıt olan hammaddeyi ihraç etmek yerine iç piyasaya satmalı ve ithal hammaddeye uygulanan ekstra vergiler geçici olarak askıya alınmalıdır. Pandeminin tetiklediği bu kritik dönem sona erene kadar, referans fiyat, gözetim, antidumping, ithal hammaddeler üzerindeki ek mali sorumluluk gibi vergilerin geçici olarak askıya alınması, bunun en azından belirli bir takvim dahilinde yapılması gerekiyor" açıklamasında bulundu.


VOC TEST MERKEZİ
Ambalaj Atıkları
Plast Eurasia 4-7 Aralık 2024
Partnerlerimiz
2
1
3