İş dünyasının ticari kredilerdeki hayal kırıklığı büyüyor. Kamu bankalarında ‘damlayan’, özellerde ‘tıkanan’ finansman musluğunun bir an önce açılmasını isteyen reel sektör, aksi halde üretim ve ihracat yapmanın zorlaşacağını, şirket kapanmaları ve istihdam kayıplarının hızlanacağını vurguluyor.
MERVE YİĞİTCAN
İş dünyasında finansmana erişememenin faturası her geçen gün büyüyor. Ticari kredilere erişimin seçim sonrası rahatlayacağı ümidini taşıyan piyasada, ‘parasızlık’ sorununun hala devam ediyor olması stresi artıyor. İşletme sermayesi kredisinden ümidi iyice kesen reel sektör temsilcileri, buna karşın makine, araç ve yer tahsisi gibi kritik konularda dahi kredi kullandırılmamasının olumsuz sonuçları olacağı endişesini taşıyor. Reel sektörün bir başka endişesi de kamuda oluşan yüksek borçlanma ihtiyacının ise özel sektörün kullanabileceği kaynakları sınırlaması. Bu noktada ‘sınırlı kaynağın’ üretici ve ihracatçıya aktarılarak pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini savunan iş dünyası temsilcileri, ancak bu şekilde tüketimle değil ihracatla büyümenin mümkün olabileceğine işaret ediyor.
Hisarcıklıoğlu ve Avdagiç uyardı
İşletme sermayeleri son 2 yılda erozyona uğrayan pek çok işletme finansmana erişim sorunlarının seçim sonrası yeni kabinenin şekillenmesinin ardından çözüleceği inancını taşıyordu. Buna karşın ticari kredilerde sorun devam ediyor. Öyle ki bankacılık sektöründe ticari kredilerdeki yıllık büyüme haziran sonunda yüzde 15’in altına inerken, özel bankalarda yüzde 5’i aşan oranda daraldı. Geçen hafta konuk olduğu Ankara Sanayi Odası meclis toplantısında endişelerini dile getiren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, EYT düzenlemesi, deprem, kur korumalı mevduat ve diğer yükler nedeniyle ek bütçe hazırlandığını ve yüksek kamu borçlanması öngörüldüğünü hatırlatarak, “Tüm bunlar ekonomik aktivitede ve büyümede bir miktar yavaşlamaya yol açabilecektir. Artan kamu borçlanması özel sektöre gidecek kredi hacmini daraltabilecektir. Enflasyondaki gerileme beklendiği ölçüde gerçekleşemeyebilecektir” ifadelerini kullanmıştı.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç de geçen hafta yapılan meclis toplantısında, parasal sıkılaştırmanın üretim bantlarını yavaşlatmaması gerektiğini vurgulamıştı. Avdagiç, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın da konuk olduğu toplantıda “Politika faizi seviyesi, üretim ve ticarete yönelik bir dizi tedbirle desteklenmeli. Merkez Bankası’nın kararlarının; öngörülebilir, kolay anlaşılır ve eşgüdümlü bir politika seti ile desteklenmesini ve böylece reel sektörün önünün açılmasını talep etmekteyiz. Sağlıklı işleyen bir kredi mekanizması; üretimin, istihdamın ve ihracatın olmazsa olmazıdır. Kredi mekanizmasındaki bozulma, sadece finansman ihtiyacı bulunan işletmeleri etkilemekle kalmaz, domino etkisiyle piyasanın tüm işleyişini sekteye uğratır” uyarısında bulunmuştu.
“Arz kısılıp enflasyon tetiklenebilir”
Finansman sorununa ilişkin EKONOMİ’ye değerlendirmelerde bulunan iş dünyası temsilcileri Hisarcıklıoğlu ve Avdagiç ile aynı endişeleri taşıyor ve uyarılarda bulunuyor. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Bahar, seçimden sonra kredi musluklarının açılmasını beklediklerini, ancak bunun gerçekleşmediğini, özel bankalarla yapılan toplantılarda da kredi musluklarını kapalı tutmaya devam edecekleri sinyalini aldıklarını kaydetti. Bir an önce krediye erişimin sağlanması gerektiğini savunan Bahar, finansman musluklarının geçmiş dönemlerden farklı olarak tüketim değil; ihracat, üretim ve istihdam odaklı açılmasını istediklerini belirtti. Bahar, muslukların kapalı kalması durumunda arzın kısılacağını ve enfl asyonun tetikleneceğini, çarkların durmaması adına bir an önce önlem alınması gerektiğini savundu.
“Kaynak, ihracata ve verimliliğe akmalı”
TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu da ‘sınırlı kaynağın’ ihracat ve sanayide verimlilik çerçevesinde kullandırılmasının önemine dikkat çekti. Eroğlu, “Enflasyonla mücadele edilmesi gerektiği noktasında hepimiz hemfikiriz. Ancak büyümemizi de sürdürmemiz gerekiyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler büyümezse şirket kapanmaları, iflaslar yaşanabilir. Kredi musluklarını tüketim yerine ihracata yönelik yatırımlara açmalıyız. Hem firmaların batmasını önlemek hem de doğru büyüme için ihracata pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor” dedi. Eroğlu, yapılması gereken diğer iki önemli konuyu ise yüksek teknolojili ürün üretimi ve sanayide verimlilik olduğunu belirterek, “İç tüketimi daraltmak doğru. Ancak enfl asyonla mücadeleye halel getirmemek için yapmamız gereken ihracatı, yüksek teknolojili üretimi ve sanayide verimliliği desteklemek ve kredileri bu kapsamda vermek…” şeklinde konuştu.
Makine alımını engellemenin ne faydası var?
İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, ticari kredilerde işletme sermayesi olarak kullandırılan kredilerin kamu bankalarınca sınırlı verildiğini, özel bankalarda ise hiç verilmediğini hatırlatarak, “Maliyetler yükselmesine rağmen bankalara uygulanan regülasyonlar sebebiyle işletmeler krediye ulaşamıyor. Burada temel sorun işletmeler makine yatırımı yapmak istediklerinde de bu kredilere ulaşamıyorlar. İşletme sermayesine yönelik krediyi geçtik, nakit olarak verilecek krediler kapansın ama bilançosu düzgün olan şirketlerin dahi faaliyetlerini sürdürmek için ihtiyaç duydukları bazı kredi türlerine ulaşamıyor olması çok büyük bir sıkıntı” diye konuştu. Bu tür kredileri farklı değerlendirmek gerektiğine işaret eden Önel, “Çünkü bu işletmelerin çoğu üretim yapıyor, ihracat yapıyor, istihdam yaratıyor. Bunların aksaması büyük sorun yaratır. Kapasite artıracak bir makine için TL kredisi kullanmanın ne zararı olabilir?” diyerek acil çözüm çağrısında bulundu.
Kasapoğlu: Finansmana erişimi kolaylaştıracak ortam hala yok
DENİZLİ - Denizli Sanayi Odası (DSO) Başkanı Selim Kasapoğlu, bölge sanayicisi ve ihracatçısı olarak finansmana erişimde yaşanan sıkıntıların işlerini zorlaştırdığını söyledi. Denizli Sanayi Odası’nın OYAK Yatırım iş birliği ile düzenlediği “2023 İkinci Çeyrek Ekonomik Veriler ve Beklentiler” toplantısının açılışında konuşan Kasapoğlu, “Bugün uygulanan politikalarla Türk ekonomisinin dünya pazarlarında rekabet etmesi oldukça zor görünüyor. Sanayinin girdi maliyetleri hala yüksek. Bunları döviz bazına vurduğunuzda ülke ekonomisi rekabet etmekte zorlanıyor. Bizim burada sanayiciler, ihracatçılar olarak sürekli dile getirdiğimiz girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve Türk sanayisinin uluslararası pazarda eski rekabet gücüne dönebilmesi. Bunun yanında sanayiciler finansmana erişimde ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Yeni dönemde yeni politikaların oluşacağının sinyali verilmesine rağmen hala finansmana erişimi kolaylaştırıcı bir ortam yok. Sanayici artan maliyetlere rağmen finansmana ulaşmada zorluklar yaşıyor” ifadelerini kullandı.
https://www.ekonomim.com/ekonomi/kredi-musluklari-acilsin-istihdam-kaybi-yasanmasin-haberi-701048