İSO Meclis Üyesi/Meslek Komitesi Üyesi Celal ALTAN:
KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLER İLE DÜNYA’DAKİ SIRALAMAMIZ DAHA DA YÜKSELECEK!
Plastik sektörümüzde Türkiye’de yaklaşık 10 Binin üzerinde KOBİ niteliğinde firmalarımız mevcuttur. Sektörümüz yıllar içinde sürekli büyüyerek, plastik mamul üretiminde Dünyada bugünkü yerini almayı başarmıştır. Türkiye, dünyada altıncı, Avrupa’nın en büyük ikinci plastik üreticisi konumunda olup, yıllık 9-10 Milyon ton arasında üretim yapan bir potansiyele ulaşmıştır. Plastik sektörümüz, yerli hammadde üretiminin yeterli olmamasından dolayı, 2017 yılı sonu itibariyle ihtiyaç duyduğu hammaddenin %80’den fazlasını ithalatla karşılamıştır. 2017 yılı hammadde ithalat miktarı 7.2 milyon ton, değer olarak 10,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Buna karşın plastik sektörünün direkt ve dolaylı olarak ihracat değeri 12 milyar doları bulmuştur. 2017 yılında 1.24 milyar dolar dış ticaret fazlası oluşmuştur. Oysa katma değeri yüksek ürünler ile bu rakamların çok daha üzerine çıkabilecek bir potansiyele sahibiz.
Bunun için Ar-Ge ve İnovasyon (yenilik) konularında altyapımızı gözden geçirmek gereklidir. Ekonomik büyüme ve ihracattaki artış ile birlikte iç pazarımız sürekli büyümeye devam etmektedir. Plastik işleme kapasitesini sürekli arttıran ve devamlı büyüyen sektörümüzün hammadde sorunu da büyümeye devam etmektedir. Adana Yumurtalık Serbest Bölgesinde 1 milyar dolarlık Petrokimya yatırımı ile ilgili çalışmalar yapılmakta olup, PP (Polipropilen) ithalatının %25’ ini oluşturması bakımından önemlidir. Bu yatırımlarının devam etmesi zorunludur.
Plastik sektörü olarak; Otomotiv, Beyaz eşya, Ambalaj ve İnşaat gibi sanayi kollarında mühendislik plastiklerinin de payı çok yüksektir. Yukarıda belirttiğim üzere %80 üzerinde hammadde ithal edilmekte bunun nihai ürün içindeki payı genellikle %50 - %60’ın üzerinde olduğunu düşündüğümüzde maliyetlerimizi doğru olarak yönetmek son derece önemlidir.
“Kontrol edemediğimiz bir şey varsa, orada bir zararımız vardır.”
Bu noktadan hareketle, nihai ürünün meydana gelmesini sağlayacak doğru bir planlama, organizasyon yapısının kusursuz sağlıklı ve sistemin izlenebilir olmasını sağlayacak tedbirlerin öncelikle alınması gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için günümüz bilgi teknolojilerinden yararlanarak Ar-Ge çalışmaları ve İnovasyonu ön plana çıkarmak kaçınılmazdır.
Şu ana kadar üretim ağırlıklı olarak konuyu irdeledik, ama bu işin birde finansman tarafı olduğu gerçeği vardır. Ülke koşulları göz önüne alındığında; Kurdaki artış ve dalgalanmalar, Enflasyon ve reel faizdeki artışlar, Siyaset iklimin piyasalara direkt etkisini düşündüğümüzde, finans yönetiminin nasıl yapılacağı çok önemlidir.
Firmalar bir yandan işletmenin yaşayabilmesi için kaynaklarının doğru yönetilmesi yanında, ileriye dönük yatırımlarının finansman maliyetini hesaplayıp, doğru kararlar almak durumdadır. Günümüz rekabet koşullarında, bunu işletme sermayesi ile öz kaynaklarla yapmak çok zordur. Bunu başarabilen firma sayısını artırmak gerekir. Yeni kaynak arayışı içinde firmalar bankaların kapısını çalarak, yüksek faizli borçlanma ve yerli, yabancı ortak arayışı içinde oluyorlar. Bu noktada devletin devreye girip, girişimciler için destekleyici ve teşvik edici kararları kesmeden sürdürmesi önem arz etmektedir.
Rekabetçi ortamın geliştirilmesi hususunda vasatın üstüne çıkılması gerekli olup, üretim araçları ve ilgili teçhizatları standart üstü koşullarda iyileştirmesi lazımdır. İstihdamla ilgili nitelikli eleman konusunda geniş kapsamda ele alınması önemlidir. Hukuki konularda da sanayicimiz zaman zaman potansiyel suçlu gibi muamele görmeye devam etmektedir. Ayrıca, yeni trendlerde sanayinin, endüstri 4.0 evresinde artık klasik-standart üretim metotlarıyla uzun ömürlü olamayacağının gerçeğini iyi görmesi lazımdır.
Paylaşmakta faydalı olacağını düşündüğüm başlıklar; Değişim ve Gelişim… Otomasyon ve proses geliştirme gibi konularda, anahtar tesliminden ziyade, ekibimizin eğitilip geliştirme ve dijitalleştirme noktasında projelerde yer alması daha ekonomik daha da verimli olduğunu yapılan çalışmalar göstermiştir.
Bu çerçeveden bakılması önemli ve gereklidir diye düşünüyorum. Son söz olarak da Peter Drucker’in önemli bulduğum biz sözünü yinelemek isterim; “Zamanımız en önemli kaynaktır, iyi yönetilemez ise kalan hiçbir şey iyi yönetilemiyor demektir”.