Kıymetli Sektör Mensubumuz,
Yeni tebliğin yayın tarihinde sizlere ulaştırmış olduğumuz son bilgilendirmemizde, Tebliğ ile ilgili çalışmaların neticelenmesi ve mağdur meslekdaşlarımızın mallarını çekecek olmalarına sevinirken, esas çözümün 17 Şubat 2015 tarihinden önceki tebliğdeki gibi ithalatçı beyanına dayanan sisteme dönmek olduğunu belirtmiştik.
Gerçekten de 17 Şubat öncesi Türk Plastik Sanayisinin tarlalarını suladığı nehir üzerine bu dava ile bir baraj kurulmuş ve tarlalarımız olan fabrikalarımız kuruma noktasına gelmişti. Yeni çıkan tebliğ yine bu dava sonuçları sebebiyle barajı kaldıramamış, sadece barajda bir kapak açmıştır. Oysa ki bu kapak Avrupa’nin 2. büyük üreticisi olan Türk Plastik sanayisinin ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli değildir.
Nitekim bu yeni tebliğ değişikliği ile uygulamada mallar gümrüklerden çekilebilmiş, sınır gümrüklerindeki kilometrelerce uzunluktaki tır kuyrukları kalkmış, yapılması zaten mümkün olmayan orijinal hammaddenin orjinalliğinin testi için akredite labaratuarlardan analiz raporu alınması şartı tebliğden çıkarılmış, başta Gaziantep olmak üzere birçok noktada duran fabrikaların çalışmasını sağlanmıştır.
Ancak krizin bu aşaması aşılmış olsa bile, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri'nde yığılmalar olmaktadır. Bazı İl Müdürlükleri alt yapı eksiklileri, bazıları da adaptasyon süreci sebebiyle sanayimizin ihtiyaç duyduğu hızda hizmet verememektedir. Bu konuda siz sektör mensuplarımızdan gelen şikayet ve önerileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile paylaşıp, adaptasyon sürecini kolaylaştırmaya gayret ediyoruz.
Sizlere düzenli olarak yapmış olduğumuz bilgilendirmelerde sürekli dile getirdiğimiz gibi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın tanımına göre “Atık" değil "Ürün" olan hammaddelerimizin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yönlendirilmesi hem Bakanlığa görev alanı dışında bir iş yüklenmesi hem de sektörümüze fazladan maliyet oluşturulması yönünden tamamen yanlıştır.
Buna istinaden İTO Meclis Başkanımız Sn. Şekip Avdagiç tarafından bu konudaki sektör görüşümüz bugün Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sn. İdris Güllüce’ye iletilmiş ve yapılan görüşmede Bakanımızın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı bu sürecin dışına taşıyacak bir çalışmayı başlattığını memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayız.
Burada gözardı edilmemesi gereken diğer bir konu; dünyanın geldiği noktada, artık geri dönüşümün durumu, geri dönüşüme bakış ve “yeni ürün” kavramı göz önüne alınmadan, 1980'lerde ana gövdesi oluşan bir mevzuat ile yol alınmaya çalışılmasıdır.
Örneğin bugün Türkiye’nin göz bebeği olan Otomotiv Endüstrisinin geldiği noktada, otomobil fabrikaları plastik parça üreticilerine, belirli oranlarda geri dönüştürülmüş malzeme içeren hammadde kullanımını şart koşulmaktadır. Bu konuda daha bir çok örnek sayılabilir.
Esasen geri dönüşüm konusunda Bakanlıkların görüşlerinin doğru bilgilendirme ile oluşması çok önemlidir. Bu sebeple Ekonomi Bakanlığımıza, konunun muhatapı olan tüm paydaşları (ilgili Bakanlıklar, Sivil Toplum Örgütleri, AB temsilcileri, yerli petrokimya firmaları dahil) içeren bir komisyon kurulması, bu komisyonun "Geri Dönüşüm" konusunu, bilimin ve tekniğin geldiği son durumu da göz önüne alarak değerlendirip, 1980’lerde oluşturulmuş, bu tebliği de içeren ana mevzuatın, bu komisyonun elde ettiği sonuçlara göre yenilenmesi ve bu konunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şartından çıkarılması yönünde başvurumuzu yaptık.
Ekonomi Bakanlığımız, tebliğin taleplerimizi tam karşılayamamasına gerekçe olarak Petkim tarafından Danıştay 10. Daire'de açılan davayı göstermektedir. Bu sebeple esas çözüm “beyan” esasını ortadan kaldıran ekteki davanın sektörümüz lehine sonuçlandırılmasıdır. Dolayısıyla davanın temyiz aşamasında Ekonomi Bakanlığımızın yanında yer alarak, davayı açan tarafın tezlerini çürütecek bilgi ve belgelerle sürece katkı vermemiz gerekmektedir. Ayrıca Danıştay 10. Daire’nin 2014/3567 sayılı kararıyla ilgili olarak Ekonomi Bakanlığımızın temyiz başvurusuna sektörümüzün müdahil olma yönündeki görüşleri hukukçularımızca değerlendirilmekte olup, konuya müdahil olmak isteyen sektörümüzün tüm Sivil Toplum Kuruluşları ve firmalarımız ile yol alacağımızı belirtmek isteriz.
Sektörümüz bu konuda tek vücut halinde, konunun malum çevrece dillendirildiği gibi bir çevre ve halk sağlığı konusu olmadığının, esas amacın Türk Plastik sektörünün ithal ettiği hammaddelerin maliyetlerini arttırmak amaçlı ekonomik bir yaklaşım olduğunun farkındadır. Maksat Türk Plastik Sanayicisinin üretimi için zorunlu olarak ithal ettiği hammaddelerin ithalat sürecinde çeşitli zorluklar, bürokratik engeller ile maliyetlerini arttırmak ve bu sayede yurtiçinde hammaddelerin fiyatlarını yukarı çekmektir.
PAGEV bu konularda aktif çalıştığı için malum çevrece hedef haline getirilmiştir. Ancak biz sahip olduğumuz sorumluluğun bilincindeyiz ve sadece sonuca kilitlenmiş durumdayız. Bizim için sonuç; sektörümüzün rekabetçiliğini arttırarak Avrupa’nın birinci endüstrisi olması için önündeki engelleri kaldırmaktır. Türkiye’nin geleceği üretimdedir ve plastik sanayinin gerçek üretim gücü 6000 firması ve 250.000 istihdamı ile plastik mamül üreticileridir. Bu fedakar topluluk her sene tesis, makine ve ekipman konusunda büyük yatırımlar yapmakta ve doğrudan ve dolaylı olarak toplamda 12 milyar dolarlık ihracata imza atmaktadır. Yerli hammadde üretimini en çok isteyen de yine bu fedakar sanayicilerdir. Yerli petrokimya sanayi korunmadan yaşayamıyorsa, desteklenmesine karşı değiliz. Ancak ne zaman, ne kadar ve nasıl desteklenmeli sorusu çok önemli bir konudur.
Bu tebliğ 17 Şubat 2015 tarihinde değişiklik yapılmadan önceki haline, hukuk yolu ile dönene kadar, hali hazırda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri'nde sorun yaşayan firmalarımızın problemlerini çözmek ve bu sıkıntılı sürecin kolaylaştırılması amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Vakfınız hizmetinizdedir...
NOT: 17 Şubat öncesi yüklenen malların çekiminde bazı gümrüklerde sorun yaşayan sektör mensuplarımız ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan aldığımız görüş; malların 17 Şubat tarihinden önce çıktığını gösteren Taşıma Belgesi olan firmaların işlemlerini ithalatçı beyanı ile gerçekleştirebileceği şeklindedir. Çünkü 17.02.2015‘te yayımlanan Geçici Madde-1 hala yürülüktedir. Dolayısyla 17 Şubat öncesi malı yüklenmiş olan sektör mensuplarımız mallarını beyan usulü çekebilirler.
Saygılarımızla bilgilerinize sunarız,
Yavuz EROĞLU
PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı
Konuya ilişkin tüm dökümanlara, en alt kısımdaki linklerden ulaşabilirsiniz...
Dünya Gazetesi'nde yeni tebliğden sonra yer alan haber
Sabah Gazetesi'nde yayınlanan haber
Bloomberg HT Ana haber kaydı
İLGİLİ DÖKÜMANLAR