ÇİN, DÜNYA KIYILARININ KİRLİLİĞİ İÇİN EN BÜYÜK TEHLİKE
Türk denizleri için de tehlike çanları çalarken çözüm;
acilen entegre atık yönetim sistemi
Okyanus ve dünya denizlerindeki kirlilik her geçen gün artıyor. Yapılan araştırmalar bu tehlikenin ilerleyen yıllarda daha büyük boyutlara ulaşabileceğini gözler önüne seriyor. Uzmanlara göre, Çin’in 2010 yılındaki 8,82 milyon tona ulaşan yanlış yönetilen plastik atık kütlesi 2025 yılında 17,81 milyon tona çıkacak. Bu durum yalnızca Çin kıyılarını değil, dalga ve akıntıyla birlikte Türkiye’nin de içinde bulunduğu tüm dünya kıyılarını tehdit edecek. Çözüm ise doğru atık yönetim sisteminin bir an önce oluşturulması…
Tüm dünyada gelişim düzeyi ve nüfus artışı neticesinde sürdürülebilir ve temiz bir çevre için yapılan çalışmalar yetersiz kalıyor. Dünya kıyıları özellikle çevreye bilinçsizce bırakılan karasal atıklar nedeniyle kirleniyor. Esas sebep, bu karasal atıkların doğru bir atık yönetimi sistemi olmaması durumda denizlere ulaşarak denizlerimizi kirletmesi. Yani denizleri aslında denize atılan çöplerden çok, evlerimizde oluşan çöplerin doğru şeklilde ayrıştırılıp, geri dönüştürülmek yerine düzensiz depolama alanlarına gömülmesi kirletiyor. Hatta bu atıkların gömüldükleri düzensiz alanlar çoğunlukla da deniz kıyılarında yer alıyor. Dalgalar, sel, rüzgar ve yeraltı suları aracılığıyla da çöpler denizlere ulaşıyor. Plastik atıkları da denizlere ulaşan atıklar arasında. ABD Georgia Üniversitesi’nin yayınladığı araştırma, atık miktarının 2025 yıllarına kadar çok daha büyük boyutlara ulaşacağını gösteriyor(*). Uzmanlara göre; Çin’in kıyılardaki nüfusundaki artış 2025 yılında 2010’a göre yüzde 3,7 artarken; kirliliğe sebebiyet veren plastik atık miktarı yüzde 100’ün üzerinde bir artışla 8,82 milyon metrik tondan 17,81 milyon metrik tona ulaşacak. Çin böylece dünya için en büyük tehditi oluşturacak.
Temiz denizler ve sürdürülebilir bir çevre için yapılması gereken, doğru atık yönetim sistemi uygulanması ve kaliteli atıkların geri dönüştürülmesi. Atıklar bir ülkenin kıyılarında birikmiyor, dalga ve akıntılarla birlikte tüm dünya kıyılarına yayılıyor. Türkiye’nin denize karışan atıkları başka ülkelerin sahillerini kirletirken, diğer ülkelerden de Türkiye kıyılarını tehdit ediyor. Bu doğrultuda atık depolama alanlarının deniz kıyılarına yakın yerlere konumlandırılmaması gerekiyor.
Ayrıca okyanuslarda bir kıyıdan diğerine yüzen atıklar güneş ışınları ve dalgaların mekanik etkisi ile çok küçük parçalara ayrılıp gözden kayboluyorlar. Ancak atıklar yalnızca gözden kayboluyor, yok olmuyor. Esas büyük tehlike de burada başlıyor. Bu küçük parçaları balıklar yiyor ve biz de balıkları… Dolayısıyla tehdidin boyutu insan sağlığına kadar ulaşıyor.
Dünya denizlerindeki kirlilik boyutunun korkutucu bir hale ulaştığını ve artık hep birlikte harekete geçilerek bu durumun önüne geçilmesi gerektiğini belirten PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “Bir ülkenin sadece kendi kıyılarını temizlemesi yeterli değil. Türkiye denizlerindeki atıkların yüzde 53’ü dış kaynaklı. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili ve maalesef diğer ülke atıklarından büyük oranda nasibimizi alıyoruz. Yapılan araştırmalarda bu tehlikenin boyutlarının giderek artacağına işaret ediyor. Yalnızca Çin değil, Türkiye’ye de 2010 yılındaki 0,49 milyon ton yanlış atık yönetimine maruz kalan plastik söz konusu iken 2025 yılında bu miktarın 0,79 milyon tona ulaşması bekleniyor. Acilen önlem almalıyız. Denizlerdeki atıkların temizlenmesi ve yenilerinin oluşmasını engellemek için tam anlamıyla entegre bir atık yönetim sistemine geçmek yapılması gereken tek çözüm” dedi.
Yavuz Eroğlu, “Ülkemizde işlevsel bir ‘atık yönetimi’ uygulamasının yeterli düzeyde olmaması gelişmiş ülkelere göre sürdürülebilirlik açısından geri dönüşüm sektörünün önündeki en büyük engel. Oysa geri dönüşüm tüm sektörlerimiz için büyük bir avantaj. Geri dönüştürülen malzemeler tekrardan üretimde kullanılarak ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Aslında atık yönetimi ve geri dönüşüm konusunda tüketicilere de önemli görevler düşüyor. Bunların en başında atıkların kaynağında ayrıştırılması geliyor. Ancak iş bununla da bitmiyor söz konusu ayrıştırılmış atıkların yerel yönetimler tarafından aynı özenle toplanması ve geri dönüşüm sürecinin başlatılması ideal çözüm. Kaynağında ayrıştırılmayan, ancak geri dönüşümü mümkün olan malzemeler düzensiz atık toplama alanlarında birbirine karıştırılmış olarak depolanıyor. Bilinçsiz toplama ve depolama neticesinde maalesef bazı atıklar geri dönüşüm şansını da yitiriyor. Bunun için bir an önce yerel yönetimlerimizle birlikte hareket ederek entegre atık yönetimine doğru adımlarımızı hızlandırmalıyız” diyerek sözlerine devam etti.
Deniz atıkları konusunda plastik sektörü adına PAGEV olarak çalışmalar yürüttüklerini belirten Yavuz Eroğlu, “Plastik sektörü olarak sorumlu endüstri misyonumuz çerçevesinde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. İlk olarak Avrupa’da başlayan ve kısa sürede dünyaya yayınlan Waste Free Oceans Vakfı’nın atıksız denizlere ulaşmak için başlattığı projeyi ‘Mutlu Balıklar’ adıyla Türkiye’ye taşıdık. “Mutlu Balıklar” ile deniz yüzeyindeki atıkların temizlenmesi için atık balıkçılığı dediğimiz bir yöntem geliştiriyoruz. Üstelik bu temizliği sadece plastik atıklar için değil tüm ambalaj atıklarını toplamak üzere gerçekleştiriyoruz. Toplanan atıkların geri dönüşüm işlemlerini ise PAGÇEV aracılığı ile yapıyoruz. Ayrıca PAGÇEV ile kaynağında ayrıştırma konusunda okullarda bilinçlendirme eğitimleri veriyoruz. Biz plastik sektörü olarak temiz ve sürdürülebilir bir çevre için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu projemizle denizlerimizi temizlerken tüm sektörlere de geri dönüşüm konusunda örnek olmayı hedefliyoruz” diyerek sözlerini bitirdi.
Tablo S2. 2010 ve 2020 yıllarında yanlış yönetilen plastik atık kütlesi en büyük 20 ülke ve 2010’dan 2025’e kadar kıyı nüfuslarının artış yüzdesi. MMT, milyon metrik ton
*Araştırma Adı : Karadan Okyanuslara Plastik Atık Girişi İçin Tamamlayıcı Malzemeler -
Jenna R. Jambeck,* Roland Geyer, Chris Wilcox, Theodore R. Siegler, Miriam Perryman, Anthony Andrady, Ramani Narayan, Kara Lavender Law
Konuya ilişkin Basında Yansımlar:
28 Mayıs 2015 SABAH Gazetesi S 18
01.06.15 Dünya Gazetesi S 27
01.06.15 BT Haber Dergisi S 16